Son bir haftadır algıda seçicilikten midir
yoksa özel okul reklamlarının artık bir peçete üzerinde, tuvalette ve daha
aklıma gelmeyen ama gündelik yaşam içerisinde ordan burdan pıt diye karşıma
çıkmasından mıdır nedir yoksa Rüzgar’ın yaklaşan ilkokul stresinden midir
bilemiyorum gözüme gözüme giren reklamlar beni tedirgin etmeye başladı. Ve
bende araştırmaya başladım…
Henüz herhangi bir okula gidip bire bir
görüşme sağlamadım. Öncelikle internet üzerinden okulun kadrosu, tarihi ve
tabii ki fiyat bilgileri, güzergah gibi detaylarını inceledim.
Fiyatlar ortalama üç aşağı beş yukarı bir
çoğunda aynı seviyelerde seyrediyor. Bunlara örnek olarak;
Doğa, Anabilim, Atacan, gibi okullar ortalama
20.000 – 25.000 TL aralığında okul fiyatlarına sahipler (İlkokul için)
Bilfen, TED, Koç Lisesi, Küçük Prens
İlkokulu, Eyüpoğlu, Işık Lisesi, Şişli Terakki gibi biraz daha kalbur üstü
olara tanımladığım okullar olup, bu okulların fiyatları da KDVleri ve yemekleri
de göz önünde bulundurulacak olur ise en iyi ihtimalle 30.000 – 40.000+ TL
aralığında oluyor.
Bu durumda söylenen çok ve düşünülmesi
gereken çok şey olduğu söyleniyor, kimisi eğer çocuğunuzu özel okula verecek
iseniz, çocuğun yatkınlıklarını iyi tanımamız gerektiğini söylüyor. Buna gore
mesela çocuk idealist bir yapıya sahipse Bilfen’e verilebilir ya da daha çok
spor ile ilgileniyor ise daha aktivitesi bol bir okula verilmesi yönünde
açıklamalarla kaşılaşabiliyorum.
Bunun dışında okulu seçerken sadece çocuğunuz
iyi bir eğitim almasını, bol aktivitelerin olması yanında, aslında bir de
sosyal çevre edindiğimizi söylüyor. Gerçekten de öyle! Bugüne kadar bu kısmını
aklıma getirmemiştim, belki daha okul seçimine o zamanlar daha erken olmasından
ya da aklıma getirmek istemediğimden bilemiyorum. Ben belki o okulun parasını
zar zor çıkarırken, diger taraftan mali olarak bizden daha üst seviyede olan
aileler de olacak elbet bu gibi okullarda. Böyle durumlarda yaşanabilecek olası
durumlar;
Örneğin; Çocuğum TED Kolejine gidiyor
diyelim. Ve sınıf arkadaşının doğum günü partisine davetliyiz. Ancak bu arkadaş
Acarkentte oturuyor kocaman salonları bahçelerinde havuzları olan bir evde ve
parti öylesine büyük bir parti ki, pastalar, kekler bile ünlü catering
firmalarından gelmiş. Doğum günü pastası desen düğün pastası gibi, bunlarla da
yetinilmemiş ortada bir sürü palyaço ablalar abiler var, bir aktivite bitiyor,
bir diğeri başlıyor. Sıra hediyelerin açılmasına geliyor. O da nesi ?
Burberry’den alınan mont mudur o ? Hani 800 TL olan ? ... gibi gibi bu hikaye
daha çok uzatılır. Konu tamamen benim hayal ürünüm olup ancak gayet olası bir
örnektir diye düşünüyorum.
Şimdi bir de bu doğum gününü bizim evde
düşünelim. Tamam tabii ki bu okula verebiliyorsak çocuğu biz de belli bir gelir
seviyesi düzeyindeyiz ancak asla bu kadar üst seviyeye yaklaşabilecek güçte
değiliz. Dedim ya yazının başında da
amaç sadece “Çocuğumun iyi bir eğitim alması”… Benim için o doğum günü
partisinin ya da alınan hediyelerin, evin değerinin bir önemi yok gözümde ancak
çocuklar bu konuda aynı olgunlukta değiller tabii ki adı üzerinde çocuk bunlar
… sormazlar mı birbirlerine sizin ev neden böyle küçük?, ya da bizim evimizdeki
bahçe daha büyük vs, vs bu gibi konuşmalarla o çocuğun prikolojisi etkilenmez
mi ? Etkilenir tabii ki … Yani olay sadece okula para vermekle bitmiyor.
Okula para verilince alınan eğitim iyi mi
oluyor peki?
Bu konuda da bir çok anne yazmış çizmiş
saolsunlar yaşadıklarını paylaşmışlar. Kimisi özeli tercih etmiş yine ancak
aslında bakmışlar ki para veriyoruz ama aslında alınan eğitimde bazı şekil
farklılıklarının dışında bir fark yok ve işin kötüsü memnuniyetsizlik özel
okullarda da devam edebiliyor. Yani para veriyorum herşey dört dörtlük olacak
karşılıklı herkes birbirinden memnun olacak diye bir şey yok.
Bu kadar çok olası senaryoları okuyup,
görünce benim de çok kafam karıştı. Açıkçası Türkiye’nin şuandaki durumunda
devlet okuluna verme taraftarı değildim. Ancak özellerde de çok parlak bir
durum olmadığını gördüm. Kafam iyice karıştı.
Geçenlerde Blogcuanne’nin paylaştığı bir
yazısı bu arayışıma hızır gibi yetişerek konuya biraz daha farklı bir noktadan
bakmamı sağladı diyebilirim. Yazının tamamına ekli linkten ulaşabilirsiniz(http://blogcuanne.com/2015/03/09/devlet-okulundan-memnun-muyum/
).
Ve biraz da bana eskileri, kendi küçüklüğümü
hatırlattı. Annelerimiz ne yapardı bizim zamanımızda böyle fellik fellik gezip
okulları mı araştırır mıydı diye anneme sordum. Aslında hiç de öyle o kadar
araştırma yapılmadan eve en yakın devlet okuluna kayıt yaptırılırdı biterdi.
Çok çok o dönemde tanınan bilinen bir öğretmen var ise, şu öğretmenin sınıfına
kaydının yapılması istenebilirdi belki. Evet o zamanlar öğretmenler vardı değil
mi? Öyle koca koca kampüsler, yok şöyle at biniyoruz, okçuluk takımımız var
gibi ilkokul için biraz da uç aktivitelerin yapıldığı, binasına gore seçimler
yaptığımız okullar değil de öğretmenlerine gore seçim yapılan okullar, hatta o
da okul değil, o okul içerisinde sınıflar vardı. Ya da işte benim gibi şansa
girerdin evinin yakınındaki okula, güle oynaya okula giderdin. Ki şansıma da
pamuk gibi bir ilkokul öğretmenimiz vardı Celal Öğretmenim…
Şimdi başta “İyi eğitim” demiştik değil mi?
Facebook, Instagram gibi sosyal medyalar sağolsun hepimizin listesinde ilkokul
arkadaşları da vardır. Ben ilkokulun tamamını bazı nedenlerden dolayı aynı
okulda bitirememiş olsam da aynı ilkokuldan mezun olan arkadaşlarıma baktığımda
hepsi gayet iyi yerlerde… Kimi mimar, kimi hemşire, kimisi hostes, kimisi kendi
işini kurmuş vs vs…
Ancak bizim zamanımızla, şuan arasında dağlar
kadar fark var dediğinizi duyar gibi oldum … Evet malesef değil. İşte bu yüzden
benim de kafa karışıklığım… Ama çocuk devlet okuluna dahi gitse hani biraz da
kafa yapısı olarak uyuşacağınızı düşündüğünüz insanlar var ise muhitinizde, (Bu
yönden Kadıköy sınırlarında olmanın faydası olduğunu düşünüyorum kendi adıma
açıkçası) çocuğunuzla aynı sınıfta olacak olan öğrencilerin velileri de sizin
gibi ise, devlet okulundaki eksiklikleri farklı kurs ya da evde
halledebilirmişiz gibi geliyor bana.
Hele bir de bir kaç veli ve sınıf öğretmeni ile frekanslarınız tutar ise
beraberce yapılmayacak şey olmayacaktır. Aktivite ise aktivite ders materyali
ise, ders materyali…
Tabii bu durumda bir de eğitim sisteminde
yapılan değişiklikler düşündürüyor değil. Amaclarımdan biri de çocuğu aynı
okuldan mezun etmek, kendimden biliyuorum ki devamlı okul değiştirmek hem
psikolojik olarak yoruyor o yaşlarda hem de öğretmenlere alışma konusunda
sıkıntı olabiliyor (ders işleme teknikleri farklı olabiliyor) Yani özele
başladı ise, özelde devam etmeli hani durumum yok deyip 2. Sene okuldan
alacaksam hiçbir anlamı kalmıyor özele vermenin. Böyle şeylerle de karşılaşıyoruz
çünkü. Bu durum devlet okulu içinde okul değiştirmeye de benzemiyor çünkü
malesef…
Bizim önümüzde bir sene daha var ancak ne kadar
erkenden araştırma yaparsam o kadar iyi olacağını düşündüm. Hala tam olarak
kafamda şekillenmiş bir şey yok. Kesin olarak devlete veririm ya da özele
veririm diyemiyorum. Hoş özele verirsem de işin mali kısmı da canımı sıkmıyor
değil…
Devlet okulları ile ilgili ayrıca birebir bir
araştırma yapmayı planlıyorum. Vermeyi düşündüğüm okul önünde velilerle
konuşarak mesela. Okuldan memnun musunuz? Öğretmeninizden memnun musunuz gibi
gibi… Tabii ki okul müdürleri ile görüşmeler yapacağım ancak velilerden de
bilgi almanın büyük bir artı sağlayacağını düşünüyorum. Ve eğer oğlumu devlet okuluna vereceksem o
okulun yakınlarında ev tutarak bu soruna çözüm getirmeyi planlıyorum. Hem
yürüyerek okula gidebilecek hem de servis trafiği olmayacak çocuğun diye
düşünüyorum.
Tabii zaman neler gösterir önümüzdeki sene
içerisinde neler değişir neler olur bilemediğimiz / tahmin edemediğimiz bir
ülkede yaşadığımız için yaşayarak göreceğiz…
2 yorum:
Merhaba İrem Hanım:) İsmim Zeynep, lisede matematik öğretmeniyim ve aynı zamanda eğitim koçluğu yapıyorum. Hem blog yazıyorum hem de zynpbnck adlı instagram hesabımdan veli ve öğrencilere ulaşıyorum yardımcı olmaya çalışıyorum. Aynı zamanda da yeni bir eğitim sitesinde köşe yazarlığına başladım ve bu yazımla ilgili araştırma yaparken gördüm yazınızı. Sizler gibi eğitimi dert edinen velileri görmek beni mutlu ediyor, bunun yanında da birkaç cümle söylemek istiyorum müsadenizle:) Düşündüğünüz yazdığınız her şeye katılıyorum, her biri gerçek her birinin anavtajları ve dezavantajları var. Devlet okullarında sınıf öğretmenleri çok fazla yer değiştirmiyor, Kadıköy çok güzel bir semt ve köklü okullara sahip. Öncelikle okul ve öğretmen kadrolarını araştırmanız çok mantıklı. Diğer taraftan maddi olanaklarınız dahilinde ve sosyal gelişimine de katkı sağlayacak vizyon sahibi bir özel okula kaydettirebilirsiniz. Bu sizin çocuğunuzla ve bakışınızla ilgili kesinlikle. Diğer taraftan ben bir öğretmen olarak iyi bir okul ve öğretmenle karşılaşmazsam özel okul tercih ederim ilköğretimde. Lisede ise çalışıp kazanacağı iyi devlet liseleri var bunlarda okumasını temenni ederdim. Diğer taraftan henüz yaşı erken ama siz çocuğunuzu akademik anlamda 4. sınıftan itibaren özel dersle takviye edebilirsiniz. Ya da sosyal olarak ekstradan kurslara gönderebilirsiniz. Bu yüzden okul çok kötü olmadığı takdirde emin olun çocuğunuz iyi olacaktır:) Umarım iyi okul ve öğretmenlerle karşılaşırsınız.. Sevgilerimle..
Çok çok teşekkür ederim yorum ve desteğiniz için :)
Yorum Gönder